Monday, August 27, 2012

Tarifi Yok

   Merhaba.

   Yazamamamın sebebi yazacak bir şeyim olmamasından değil. Aksine yazacak o kadar çok şeyim var ki. Çektiğim acının tarifi, haddi hesabı yok. Ölüyorum sanki. Ama şu an içimden geçen her kelimeyi buraya aktarsam korkarsınız :) Psikolog muamelesi yapmak istemem kimseye burada ama durum bu. Dün konuşma ve ikna etme çabalarımdan sonra bütün gece ağladım. Bütün koca gece. Uyumadım, bütün sabah ağladım. Arada kendimi durdurup 1 kere odadan çıktım, bi tanecik börek yedim ölmemek için. Sonra ağlamaya devam ettim. Hala da ediyorum. Bu yazıyı yazarken istemesem de o kadar çok yaş akıyor ki gözümden, bütün yüzüm ve tişörtümün üstü ıslak. Kimsenin odaya gelmemesi büyük şans, umarım gelmemeye de devam ederler. Ekranı göremeyip yılların getirdiği alışkanlıkla yazıyorum aslında, arada görebilince yanlışları düzeltiyorum.

   Her şeyimi kaybetmiş gibiyim. Sizin hiç yaşamak ve bu acıyı daha fazla çekmek istemediğiniz oldu mu? O kadar derin,o kadar büyük ki acım çoğu insana saçma gelecektir eminim. Alt tarafı aşk acısı derler belki de. Evet ben de daha önce aşk acısı çektim ama hiçbiri bunun yanına bile yaklaşamazdı. Bu,bu tarifi olmayan bir şey. Bunun tarifi yok. Ancak ölüm acısı şu an bundan daha kötü olabilir benim için. Ondan da Allah korusun zaten.

   Öyle çok, öyle çok sevdim ki onu. Evet hatalarım çok. Hatalarım dolu. Ama her insanı değiştiren bir dönüm noktası vardır ya, benimki de onu kaybetmek. Öyle değiştim ki ben bile tanıyamıyorum kendimi. Bütün o hatalardan belki de bir insanın alabileceği en büyük ve en etkili, en kalıcı dersleri aldım. Artık ne olursa olsun yapmam bir daha. Ama buna inanıyor mu? Hayır. Her şey için artık çok geç diyor. Beni sevmediğini söylüyor. Gözünde yerim çok değişmiş, artık daha zekiymiş, her şeyi görüyormuş... Düşündüğün gibi değilim diyorum bunu hiç sorgulamıyor, denemiyor ya da görmek istemiyor/görmeye çalışmıyor. İnanmıyor. Oysaki bir şans verse ben söylediğim her şeyi tek tek kanıtlayabilirim ona. Ne kadar sevdiğimi de, ne kadar değiştiğimi de, artık o hataları yapan kız olmadığımı da ya da düşündüğü gibi biri hiç olmadığımı da. Ne düşünüyor aslında tam olarak bilmiyorum ama hiç hoş olmadığını hissediyorum.

   İnsan hayattan ne ister? İyi bir iş, iyi bir eş, para, mutluluk vs. Ben ne istiyorum biliyor musunuz? Onun sevgisi. Tek düşündüğüm onun sevgisi. Tek istediğim onun sevgisi, onun benimle olması. Yanımda olması. Her gün, her gece nasıl dua ettiğimi bir görseniz siz bile üzülürsünüz halime. Bu kadar zayıfmışım demek ki ben. Bu kadar güçsüzmüşüm. Yakında üniversiteye başlıyorum ama zerre umurumda değil. Hiç değil.

   Biliyorum bana sorunlu,deli,takık diyeceksiniz belki de. Bu haldeyken doğru düzgün düşünemiyorum bile. O yüzden çok da haksız sayılmazsınız. Ama aşk acısından ölmek diye bir şey varsa bunu yapıyor olabilirim şu an. Sanki ölüyorum gibi bu his. Sanki ölüyorum gibi.

   Benimle görüşmek bile istemedi. Beni görmek istemedi resmen. Şu an tek ihtiyacım olan şey onun sarılışıyken, ancak onun kokusuyla huzur bulabilecekken istemedi beni görmeyi. Allahım diyorum başıma bir şey gelsin de yanımda olsun. Sarılsın bana. Sonra saçmaladığımı fark ediyorum. Annem üzülür bana bi şey olursa. Ama yine de sarılsın bana.

   Birine sarılıp doya doya ağlamaya ihtiyacım var. Aklımda bi kişi de var üstelik keşke o olsa bu kişi dediğim ama olması imkansız. Başka da kimse yok. Odada yalnızım kimse gelmiyor. İyi ki de gelmiyor. Umarım gelmemeye de devam ederler.

   Tarifi o kadar imkansız ki bu acının, nasıl bir şey olduğunu tabii ki bilmememe rağmen ölüyorum gibi sanki diyorum. Bu acı o kadar yoğun,çok,derin... O kadar kötü ki. Hayat enerjisi, neşesi kalmayan biri oldum. Tek yaptığı sürekli ağlamak olan birine döndüm. Bir insan ne kadar ağlayabilir ki? İşte ben bunun sınırlarını zorluyorum. Düşünün bir bütün gece uyumayıp ağlamış, sabah ağlamış, öğlen ağlamış, bu yazıyı yazarken hala ağlayan birinden bahsediyorum. Saatlerce arada miniminnacık molalar vererek dur durak bilmeden ağlamış ama hala bu acının zerresini bile içinden söküp atamamış birinden bahsediyorum.

   Diyorum ya, bu acının tarifi yok.

No comments:

Post a Comment